The Fall

Gibson, Spectorın hayatta kalan kurbanının onu hatırlamasını sağlamaya çalışır. Spector Gibsona onu asla yakalayamayacağını söyledikten sonra Belfasta döner.

Gibson, istemeden Roseun hayatını tehlikeye attığını fark eder. Spector serbestçe dolaşmaya devam ederken, polis ümitsizce Roseu aramaktadır.

Spector Gibsonın özel hayatını istila edip, onunla alay etmenin ve onu kışkırtmanın keyfini çıkarırken, Gibson da Spectorın ailesi için kapsamlı gözetim emri verir.

Gibson, Spectorın hayatta kalan kurbanlarından birisini hastanede sık sık ziyaret ettiğini öğrendiğinde şok olur. Ancak nihayet Spectorın yerini tespit edebilecektir.

Spector gözaltına alınır, ancak tahmin edilemeyen davranışları Gibson ve ekibi için sorun yaratır ve Gibsonı suçlarının zalimliğiyle yüzleşmek zorunda bırakır.

Gibsonın soruşturması onu Spectorın gizli sığınağına götürür. Nihayet yüz yüze geldiklerinde, her ikisi de düşmanının gözlerine bakma şansı elde eder.

Hastane personeli bir hastayı kurtarmak için canla başla çalışır. Spectorın küçük kızı annesinin dizüstü bilgisayarına gizlice göz atar. Gibson, Roseun eşini uyarır.

Sally Ann, hastanedeki babasını Olivianın görmesine izin verir. Katie eski arkadaşı Daisyye çıkışır. Spectorın deposu bulunur.

Daha fazla kurbanın bulunma olasılığını araştıran Anderson bir ipucu bulur. Mahkemede Spectorın avukatı müvekkilinin yargılanmaya uygun olup olmadığını sorgular.

Sally Ann manşetlere çıkar. Beden dışı deneyimler hakkında Kierayla konuşan Spector psikiyatri koğuşuna geçer. Rose, Gibsona bir itirafta bulunur.

Katie kefalet koşullarını ihlal ettiği için mahkemeye çıkar. Anderson hapisteki David Alvarezi sorgular. Spector, annesi hakkında Dr. Larsona açılır.

Spector, Susan Harperın ölümüyle ilgili sorguya alınır. Yapılan bir yorum Spectorı öfkeden çılgına çevirir. Katieyi ziyaret eden Gibson, ortak acılarından bahseder.